Konya Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, Beyşehir Gölü kıyısındaki Kubadabad saraylarının bu yıl rölöve, restorasyon ve restitüsyon proje ihalesinin gerçekleştirildiğini belirtti
Konya Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın yazlık sarayı ve Türk-İslam dünyasında kazısı yapılan tek Selçuklu Sarayı olan Beyşehir Gölü kıyısındaki Kubadabad saraylarının bu yıl rölöve, restorasyon ve restitüsyon proje ihalesinin gerçekleştirildiğini belirtti.
Bir panele katılmak üzere Beyşehir'e gelen Çıpan, programda 30 yıldır kazı çalışmalarının yürütüldüğü Kubadabad saraylarındaki çalışmalara değindi.
Selçuklu saraylarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projesi ihalesinin gerçekleştirilmesinin ardından yer teslimini yaptıklarını belirten Çıpan, "8 aylık sürede inşallah bu projeleri alacağız. Önümüzdeki zaman diliminde de bu değerlendirmelerin ışığında orada restorasyon çalışması başlayacak" dedi.
Çıpan, Kubadabad sarayı ile ilgili hayallerin gerçek olacağı günlerin çok uzak olmadığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Kubadabad'ın ihya edildiğini düşünün. Selçuklu sarayının kayıkhanesinin işler hale getirildiğini, 3 tane Selçuklu kayığının inşa edildiğini ve kıyafetleriyle kürekçilerinin bu kayıklarda yer aldığını, buraya gelen ziyaretçilerin karşıdaki Kızkalesi Adası'na götürdüğünü düşünün. Bunları hayal edin. Önce hayal edip sonra gerçekleştiriyoruz. Marka değerler böyle çıkıyor zaten. Hayal etmeden gerçekleştiremezsiniz. "
(AA)
Yakın zamana kadar (yaklaşık 60 yıl öncesine kadar) Kubad Abad Sarayı'nın tam olarak nerede olduğu bilinmiyordu. İbrahim Hakkı Konyalı ve Osman Turan'ın Beyşehir Gölü yakınlarını işaret etmelerini takiben Konya Müze Müdürü Zeki Oral tarafından 1949 yılında bulunmuş, o günden bu güne çeşitli aralıklarla yürütülen arkeolojik çalışmalarla gün yüzüne çıkarılmış.
Kazı çalışmaları Kubad Abad sarayının oldukça zengin çini süslemelere sahip olduğunu göstermekte. Bunların arasında haç ve sekiz köşeli yıldız şeklindeki çiniler en çok dikkat çekenleri. Bu parçalar Alaeddin Köşk'ü kazılarında bulunanlarla birlikte Karatay Medresesi - Çini Eserler Müzesi'nde sergileniyor.
Turkuaz, mavi, mor, yeşil ve lacivert renkli çinilerde çeşitli hayvan, insan ve mitolojik öğeler betimlenmiş. Bu iki Selçuklu sarayında da bulunan çiniler büyük benzerlik göstermete. Evliya Çelebi'nin aktardığına göre Alaeddin Köşk'ünün dış duvarları çinilerle kaplıymış. Çinilerin benzerliğini dikkate alırsak benzer bir durumun Kubad Abad Sarayı için de geçerli olduğunu söylemek mümkün.
Selçuklular bu tip çinileri sadece saray ve köşklerde kullanılmış. Çini kullanılan diğer yapılar medrese, cami gibi dinî yapılardır ve buralardaki çinilerde geometrik bezemeler ve Kuran ayetleri işlenmiştir.
Selçuklu saray mimarîsi, her ne kadar büyük bir zevkle çinilerle süslenmil olsa da, dinî yapılara nazaran daha mütevazıdır. Ahşap ve tuğlanın ağırlıklı olarak kullanıldığı saray ve köşklerden günümüze ancak kalıntıları gelebilmiş. Hiç sağlam Selçuklu sarayı bulunmamasında bir başka etken de hiç şüphesiz Moğollardır.
Kubad Abad Sarayı bugün bir yıkıntıdan ibaret olsa da en sağlam Selçuklu saraylarından biri. Diğer Selçuklu saraylarından bazılarından bugün bir iz bile yoktur. Bunlardan biri Meram'daki Felek Abad Sarayı... Konya'daki Alaeddin Tepesi'nde önce Kılıçarslan sonra da Alaeddin Köşkü adıyla anılan saraydan ise sadece bir duvar parçası kalmış. Aynı Kubad Abad Sarayı gibi su kenarına kurulmuş bir başka saray olan Kayseri'deki Keykubadiye Sarayı da çok yıpranmış bir şekilde günümüze ulaşabilmiş. Yapılan kazılarda burada da benzer çinilere rastlanmış.