RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Paylaş
Türk Edebiyatı

Türk Edebiyatı Vakfı Binası Açıldı

Türk Edebiyatı Vakfı'nın ve dergisinin hizmet verdiği Cevrî Kalfa Mektebi, uzun süren restorasyon döneminin ardından yenilenmiş haliyle açıldı.

Vakfın kurucusu Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıldönümü anma programları kapsamında gerçekleşen açılış töreninde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vakfın bu tarihî binada yeni edebiyatçılar yetiştirmeye devam edeceğini söyledi.

Sene 1808... Alemdar Mustafa Paşa sarayı basınca, tahtta oturmakta olan II. Mustafa, korkuya kapılıp eski padişah III. Selim ile şehzade II. Mahmud'un katlini ister. Sultan Selim öldürülür. Sıra şehzadededir. Silahlı adamlar genç şehzadenin peşinde koşarken merdiven başında bir kadın belirir. Cevrî Kalfa, elindeki bir tas dolusu sıcak külü savurmaya başlar. Aşağıdakiler gözlerini ovuştururken, Şehzade Mahmud'a da taht yolu açılmıştır. II. Mahmud, Cevrî Kalfa'nın iyiliğini unutmaz. Adına Üsküdar'da bir cami, Divanyolu'nda da sıbyan mektebi yaptırır. 1985'te Türk Edebiyatı Vakfı'na tahsis edilen Cevrî Kalfa Sıbyan Mektebi'nin restorasyonu tamamlandı. Vakfın ve Türk Edebiyatı Dergisi'nin kurucusu Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıldönümü anma programları çerçevesinde, Türk Edebiyatı Vakfı ve Edebiyat Kıraathanesi'nin açılış töreni dün yapıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törende Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Ahmet Kabaklı'nın yakınları, dostları ve sevenleri de yer aldı.

Devamını oku...
 

Edebiyat müze kütüphaneleri Projesi

Edebiyat müze kütüphaneler

Beşir Ayvazoğlu

Ahmet Haşim, 1932 yılında tedavi maksadıyla gittiği Frankfurt'ta Goethe'nin evini de ziyaret etmiş, dönüşte yazdığı "Faust'un Mürekkep Lekeleri" başlıklı yazısında, bu evin sahibinin ölümünden yüz yıl sonra ziyaretçilerle dolup taşmasından duyduğu hayreti dile getirmişti.

Ben de aynı hayreti tam on yıl önce gittiğim Kazan'da Tukay Müzesi'ni gezerken yaşadım. Abdullah Tukay'ın özel eşyaları, kitapları yazdığı gazete ve dergiler özenle sergilendiği gibi, özel düzenlemeler ve büyütülmüş fotoğraflarla hayatı anlatılıyor, yaşadığı şehirler ve mekânlar tanıtılıyordu. Müze müdürünün onu anlatırken nasıl heyecanlandığını görmeliydiniz. Aynı şair için çocukluğunu ve ilk gençliğini yaşadığı Kırlay ve Cayık'ta da müzeler varmış. Yirmi yedi yaşında hayata veda etmiş bir şair için üç müze... İnanılacak gibi değildi.

Tukay Müzesi'ni gezerken Mehmed Âkif'i ve Taceddin Dergâhı'nı düşünmüştüm. Ankara'da, 1970'lerin sonlarında genç yazarlar olarak Türkiye Yazarlar Birliği'ni kurduğumuz günlerde, ilk kararlarımızdan biri, her yıl 12 Mart'ta Taceddin Dergâhı'nı ziyaret etmekti. O yıllarda güya Mehmed Âkif Müzesi'ne dönüştürülen bu dergâhı ziyaret etmek için Hacettepe Üniversitesi'ne başvurmak gerekiyordu. İzin çıkacak, ziyaret günü şairin eşyalarını (tüfeği, kitapları vb.) sırtlayıp getiren görevli, "Bu ziyaret de nereden çıktı? Çabuk işinizi bitirin de çekip gidin kardeşim!" diyen asık bir suratla tepenize dikilecek, sonra hepsini geri götürecekti. Bu acayip müzede görevli kimse yoktu.

Şimdi, duyduğuma göre, adamakıllı restore edilen Taceddin Dergâhı, Mehmed Akif Edebiyat Müze Kütüphanesi adıyla hizmet veriyormuş. Çok merak ettim; ilk fırsatta Ankara'ya gidip nasıl bir müze yapıldığını görmek istiyorum.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu yıl "Edebiyat Müze Kütüphaneleri" adını taşıyan büyük bir projeyi hayata geçirdi. Yetkililerden aldığım bilgiye göre, Adana'nın Seyhan ilçesinde düzenlenen Karacaoğlan Edebiyat Müze Kütüphanesi 27 Mart'ta, Diyarbakır'daki Ahmet Arif Edebiyat Müze Kütüphanesi de 1 Haziran'da hizmete açılmış. Aslında Seyhan'dakine Yaşar Kemal'in ismi verilecekmiş; fakat değerli romancı bu teklifi reddederek Karacaoğlan ismini tavsiye etmiş. Ahmet Arif adına açılan müze kütüphane de Cahit Sıtkı müze evinin hemen yanındaymış; eski, büyük bir Diyarbakır konağında... Ve bir müjde: Erzurum'da Erzurumlu Emrah, İzmir'de Attila İlhan, Trabzon'da Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul'da da Ahmet Hamdi Tanpınar adına düzenlenen edebiyat müze kütüphaneleri yakında açılıyor.

Devamını oku...
 

Ay

AY

Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vâzıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.

Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soluyan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç naaşlarını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı?

Güneşli kırlarda geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü, eve mahzun ve nevmîd dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkânı var mı?

 

Devamını oku...
 

Son Asrın En Mühim Edebiyatçılarından; Samiha Ayverdi

SAMİHA AYVERDİ

(1905 – 1993)
DİLE HÂKİMİYETİ, DERİN KÜLTÜRÜ VE MÜKEMMEL TÜRKÇESİYLE SON ASRIN EN MÜHİM EDEBİYATÇILARINDAN

Kültür, kişinin şahsiyetinden bir parçadır. Kişiyi tamamlayan değerlerden biridir. Aynı zamanda insanın hayatı sona erdikten sonra ismini devam ettiren ve kendinden sonrakilere de yol gösteren, sahip olduğu gizli bir hazinedir. Bir yazar veya şair ise kültürünü okuyucusuna; yazdıklarıyla sergiler ve aktarır. İlhan Ayverdi’nin de dediği gibi; “Kelimeler; boş bir kalıptır, onu yazarlar ve şairler doldurur. Dil taşıyıcıdır. Bir milletin kültürünü, sanatını, imânını, düşünüş sistemini, yaşayış özelliklerini, sahip olduğu değerleri, asırlar boyunca dünden bugüne taşıyan kutsal bir nehir gibidir.” İşte sahip olduğu hazineyi en güzel bir şekilde kullanarak, gelecek nesillere gerek dil, gerek kültür ve fikir sahasında ışık tutacak eserler bırakan, edebiyat dünyamızın, Türkçeyi en güzel şekilde kullanan önemli isimlerinden biri de Samiha Ayverdi hanımefendidir.

Devamını oku...
 

MESNEVİ'NİN İLK 18 BEYTİ

MESNEVÎ'NİN İLK 18 BEYTİ VE ANLAMI

Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
 
Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.

Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü  zen nâlîdeend 
 
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.

Devamını oku...
 
  • «
  •  Başlangıç 
  •  Önceki 
  •  1 
  •  2 
  •  3 
  •  4 
  •  5 
  •  6 
  •  Sonraki 
  •  Son 
  • »


Sayfa 1 - 6

Reklam
Mimarların Buluştuğu Adres
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...

Bu boyuttaki reklamlar için lütfen iletişime geçiniz.




***

kapat