RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Paylaş

Dîvan Şiiri ve Seçme Beyitlerden Örnekler 2

 

Men çe gûyem vasf-ı an âlî-cenâb
Nîst peygamber velî dâred kitâb

(Molla Câmî)

“Be o ulu yaratılışlı hakkında (Hz: Mevlânâ hakkında) ne söyleyeyim
O peygamber değildir ammâ kitabı vardır”


*   *   *

Be-nîm gamze tuvânî ki katl-i âm kunî
Neûzübillâh eger gamze-râ temâm kunî

(Lâ edrî)

“Sevgilinin küçücük bir gamze kırıntısı bile âşıklar arasında katl-i âm(*katliam)a sebep oldu
Allah korusun gamze ya bir de tam olsaydı?..”

*   *   *

Yâ resûlâllah çe bâşed çün seng-i ashâb-ı kehf
Dâhil-i cennet şevem der zümre-i ashâb-ı tû
O reved der cennet men der cehennem key revâst
O seg-i ashâb-ı kehf men seg-i ashâb-ı tû

(Molla Câmî)

“Yâ Resûlâllah, nasıl Ashâb-ı kehf’in köpeği vardı
Onların hürmetine cennete gitti
Ben de senin ve ashâbının köpeğiyim
Cehenneme gitmem revâ mı”

*   *   *

Şehînşâh-ı âlî-neseb sultân-ı memdûhü’l-haseb
Fermân gehî Rum u Areb Hân Ahmed-i kişver güşâ

(Sünbülzâde Vehbî)

“O şahlar şâhıdır ve yüksek bir soya mensuptur, her yaptığı iş övülecek derecede bir sultandır
Arap ve Rum diyarlarının ferman vericisi, sultanıdır, askerleriyle memleketler fetheden Sultan Ahmed’dir (III: Ahmed)”

*   *   *

Dîn etibbâya ki Kânûn u Şifâ yazmakdan
Hüner oldur ki gam-ı dilbere dermân yazalar

(Necâtî)

Dîn: Deyin
Etibbâ: Tıbcılar, tabibler
Kânûn ve Şifâ: iki meşhur tıb kitabı
Gam-ı Dilber: Gönül kapan güzel ile ilgili dert, gam

*   *   *

Nâlişlerini derd ile bî-çâre bülbülün
Bâd-ı sabâ eliyle gülistâne yazmışem

(Ahmed Paşa)


Nâliş: Ağlayıp inleme
Bâd-ı Sabâ: Sabah rüzgarı
Bî-çâre: Çaresiz olan
Gülistân: Gül bahçesi

*   *   *

Bana dirlik yeter ol kim ölicek derdinle
Meşhedim mermerine küşte-i cânân yazalar

(Necâtî)

Meşhed: Şehidin ölüp gömüldüğü yer
Küşte-i Cânân: sevgili tarafından öldürülme
Ölicek: Ölünce

*   *   *

Sükût etmek gibi nâdâna uygun cevâb olmaz

(Şefiî)

Sükût Etmek: Susmak
Nâdân: Câhil

*   *   *

Bir aceb meydir muhabbet kim içen huşyâr olur
(Fuzûlî)

Aceb: (bu şiirde) Acaip
Mey: İçecek, içki
Huşyâr: kendinden geçmiş

*   *   *

Hâl müşkildir eger uymazsa hâle kâlimiz
(Şeyhülislâm Yahyâ Efendi)

Müşkil: Müşkül, zor
Kâl: Söz

*   *   *

Belâ budur ki alışdı belâlarınla gönül
Gamın da gelse bâis-i meserret olur

(Nef’î)

Bâis-i Meserret: Sevinme sebebi

*  *  *

Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş
Tezyi’-i nefes eyleme tebdîl-i makâm et

(Ziyâ Paşa)

Gûş: Kulak
Tezyi’-i mefes: Nefesi boşa harcamak
Tebdîl: Değiştirmek

*   *   *

Şöyle muhkem tutayın aşk ile dildâr eteğin
Yâ elim kat’ ideler yâ keseler yâr eteğin

(Necâtî)

Muhkem: Sağlam, sıkı
Dildâr: Sevgili
Kat’ Etmek: Kesmek

*   *   *

Çekdim firâkın savmını erdim cemâlin ıydine
Aç leblerin meyhânesin ney gibi nâlân et beni

(Ahmed Paşa)

Firâk: Ayrılık
Savm: Oruç
Iyd: Bayram
Cemâl: Güzellik
Leb: Dudak
Nâlân: İnleyen

*   *   *

Gel, gel berû ki savm u salâtın kazâsı var
Sensiz geçen zemân-ı hayâtın kazâsı yok

(Nesîmî)

Savm: Oruç
Salât: Namaz

*   *   *

Bu nâz u bu nigâh-ı tegâfül ki sende var
Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur

(Nef’î)

Nigâh-ı tegâfül: Görmezlikten gelme

*   *   *

“Men tâ senin yanında bile hasretem sana..”

*   *   *

Arz-ı hâl itmeğe cânâ seni tenhâ bulamam
Seni tenhâda bulıcak kendimi aslâ bulamam

(Selikî)

Arz-ı Hâl: Hâlini açıklama, anlatma
Cânâ: Ey sevgili
Bulıcak: Bulunca

*   *   *

Eline âyine al gül yüzüne sen de bakın
Ammâ ol şartla kim bana rakîb olma sakın


Âyine: Ayna

*   *   *

Eyitdi ol peri bir gün düşüne girürem bir şeb
Sevincimden nice yıllar geçübdür görmedim uyhu

(Zâtî)

Eyitdi: Söyledi, dedi
Şeb: Gece
Geçübdür: Geçmektedir
Uyhu: Uyku

*   *   *

Bir câmı bir de lâ’li-i lebin sundu muğbeçe
Pîr-i mugân olası aceb meşrebimcedir

(Nedîm)

Câm: Kadeh
Lâ’l-i Leb: Kırmızı dudak
Muğbeçe: Genç sâkî
Pîr-i Mugân: Çok uzun yaşamış

*   *   *

Ezelden şâh-ı aşkın bende-i fermânıyız cânâ
Muhabbet mülkünün sultân-ı âlî-şânıyız cânâ

(Bâkî)

Bende-i Fermân: Fermanı yerine getiren köle
Şâh-ı Aşk: Aşk denilen pâdişah
Sultân-ı Âlî-şân: Çok yüce bilinen sultan

*   *   *

Yâr içün ağyâra minnet etdiğim ayb eyleme
Bâğbân bir gül içün bin hâra hizmetkâr olur


Ağyâr: Düşman
Bâğbân: Bahçıvan
Hâr: Diken

*   *   *

Tâhir Efendi bana kelb demiş
İltifâtı bu sözde zâhirdir
Mâlikî meşrebim zîrâ
İ’tikâdımca kelb tâhirdir.  

(Nef’î)

Kelb: Köpek
Zâhir: Açık, ortada
İ’tikad: İnanç
Tâhir: Temiz, pâk

*   *   *

Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim
Âh u feryâd ederek âlemi bî-hûş ettim
Tâk-ı eflâke resîd oldu yine nağme-i âh
Bülbül-âsâ gîce tâ subha kadar cûş ettim

(Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi)

Hâmûş: Susturmak
Bî-hûş: Hoşnutsuz, rahatsız
Tâk-ı eflâk: Gök yüzünün en üstü
Subh: Sabah
Cûş: İnlemek

*   *   *

Aşk imiş her ne vâr ise âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak 
   
(Fuzûlî)

Kıyl ü kâl: Boş söz, dedikodu

 

Reklam
Mimarların Buluştuğu Adres
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...

Bu boyuttaki reklamlar için lütfen iletişime geçiniz.




***

kapat