Yere teşrîfin haber verdikte ey âl-i cenâb
Dedi hasretle felek “Yâ leytenî küntü türâb”
(Sezâyî-i Gülşenî Hz.)
Teşrif: Şeref verme
Âl-i Cenâb: Yüce yaratılışlı
Felek: Gökyüzü
“Yâ leytenî küntü türâb”: Ah keşke toprak olsaydım
* * *
Seni seyr itmek içün reh-güzer-i gülşende
İki cânibde durur serv-i hırâmân sâf sâf
(Bâkî)
Reh-güzer-i Gülşen: Gül bahçesinin yolu
Cânib: Yan; taraf
Serv-i Hırâmân: Selvi ağacı
* * *
Yoluna cânâ revân etsem gerek cânım dedim
Yüzüme bin hışm ile bakdı dedi cânın mı var
(Zâtî)
Cânâ: Sevgili
* * *
Ağlatmayacakdın yola bakdırmayacakdın
Ol va’de-i tekrâr-be-tekrârı unutma
(Esrâr Dede)
Va’de: Vaad
Tekrâr-be-Tekrâr: Tekrarlanarak
* * *
Tîz reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır
Erişir menzil-i maksûduna âheste giden
(Hâtemî)
Tîz-reftâr: Hızlı yürüyen
Pây: Ayak
Dâmen: Etek
Menzil-i Maksûd: Arzu edilen yer
* * *
Tehammül mülkünü yıkdın Hülâgû Han mısın kâfir
Aman dünyâyı yakdın âteş-î sûzan mısın kâfir
(Nedîm)
Âteş-i Sûzan: Kül edici ateş
Kâfir: (bu şiirde) Sevgili
* * *
Geçmiş zamân olur ki hayâli cihâne değer
* * *
Dil harâb-ı aşkınam sensin sebeb berbâdıma
Bir tesellî ver gelüb bârî dil-i nâ-şâdıma
Taş mıdır bağrın ki gelmezsin benim imdâdıma
Dîni ayrı kâfir olsa rahm eder feryâdıma
(Enderûnî Vâsıf)
* * *
Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin
Geçmiş gîcelerden biri durmakda derinde
Mehtâb iri güller ve senin en güzel aksin
Ve’l-hâsıl o rûyâ duruyor yerli yerinde
(Yahyâ Kemâl)
* * *
Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr ider
Nâzenînim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni
(Nedîm)
Dîbâ: Elbise
Nâzenîn: Nâzik yapılı
Sâye: Gölge
Hâr: Diken
* * *
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl
Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?
* * *
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zerdûz palan ursan eşek yîne eşektir
(Ziyâ Paşa)
Bed: Kötü
Necâbet: Soyluluk
Zerdûz: Altın mâdeninden
Ursan: Vursan
* * *
Eskimişdir güzelim kıssa-i Kays u Ferhad
Kendimizden yeni efsâneler îcâd edelim
(Atâyî)
Kays: Mecnûn’un gerçek ismidir
* * *
Göricek yaşımı nâz ile salınır ol yâr
Cûyibâr ile bulur serv-i hırâmân revnâk
(Avnî – Fâtih Han)
Cûybâr: Nehir
Serv-i Hırâmân: Salınan selvi
Revnâk: Canlılık, parlaklık
* * *
Fânîst cihân der o vefâ nîst
Bâkî heme Ost cümle fânîst
(Bâkî)
“Dünyâdaki her şey geçicidir ve hiçbir şeyinde vefâ yoktur.
Bâkî olan yalnızca O’dur, gerisi fânîdir.”
* * *
Biş nevez ney çün hikâyet mî kuned
Ez cüdâyiha şikâyet mî kuned
(Hz: Mevlânâ)
“Ney’i dinle, neler anlatıyor
O ayrılıklardan şikâyet ediyor”