(Antropolojik İncelemedir) Klasik müziğimizde yüzyıllardır var olan öğretim ve icra yöntemlerinin modern çağdan nasibini almasıyla nasıl değişikliklere uğradığını günümüzde farklı duygular içinde izlemekte ve yaşamaktayız. Pek çok kavram karmaşasının ortasında,
incelemeyi seçtiğim amatör koroları tanımlamaya çalışarak sunumuma başlıyorum.
“Koro” teriminin en kısa ve özlü tanımlarından birini Suna Çevik’in yaptığı düşünülmekte. Bu tanıma göre korolar sayısal oluşum, ses türü, ses kapasitesi ve tını bakımından dengeli, önceden belirlenen bir modele uygun olarak tek ya da çok sesli müzik yapıtlarını seslendirme, yorumlama amacıyla oluşturulan, etkinlikleriyle toplumun kültür ve sanat yaşamına katkıda bulunan topluluklardır. Bu toplulukları sayısal oluşumlarına göre, müzik türlerine göre, kuruluş amaçları ve yaş gruplarına göre sınıflandırmak mümkün. Bu çalışmada ele aldığım koroları Türk Sanat Müziği, Geleneksel Türk Sanat Müziği, Klasik Türk Müziği gibi başka bir kavram karmaşasından cımbızla çektiğim Klasik Türk Müziği türünü icra etmek üzere, ağırlıklı olarak yetişkinlerden kurulu, esas mesleği müzik olmayan insanların bir araya geldiği topluluklar diye bir çerçeveye sokmak mümkün. Alan çalışmamı yürüttüğüm Ankara ilinde dernekler bünyesinde faaliyet gösteren, üniversite kulüplerinin çatısı altında çalışmaya devam eden, belli kurumların çalışanlarının oluşturduğu amatör koroların sayısı 300’ü bulmuş durumda. Bu korolarla ilgili yaptığım gözlemleri sizlerle paylaşmadan önce bu dudak uçuklatan sayıya ulaşılana kadar tarihte neler olduğundan kısaca söz etmek isterim.