RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Paylaş
Anasayfa Sanat Mûsikî
Mûsikî

Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreni yapıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığının "2009 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne layık görülen Neyzen Niyazi Sayın ve Tanburi Necdet Yaşar ödüllerini Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden aldı

Ödül töreninde bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, "Hayatını musikiye vakfetmiş, tanbur ve neyi deyim yerindeyse aşk ile dile getirmiş böyle iki üstada sahip olmanın ülke ve millet olarak haklı gururu içindeyiz" diye konuştu.

Tanburun bu toprakların sesini en saf şekilde aksettiren ve bugün dahi tamamıyla bu topraklara ait bir musiki aleti olduğunu vurgulayan Erdoğan, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde İstanbul'da 500 tanburinin bulunduğunu ifade ettiğini anlattı.

Devamını oku...
 

Tanzimat Döneminde Müzik…




II. Mahmud’ un yaptığı reformlar, bugünün tabiri ile “gardrop devrimciliği”, insanın zihniyetinden ziyâde, görüntüye yönelik olduğundan istenen sonucu elde edememişti… Giuseppe Donizetti 1854 senesinde Paşa rütbesi alır ve 1856 senesi Şubat ayında ölür . Harbiye’ deki St.Esprit Katedrali’ne gömülür. Mızıka-i Humâyûn’ u aralıksız 24 sene yönetmiştir. Yerine Ahmed Necib Paşa ( 1812-1883) getirilir. Necip Paşa Encümen’de yetişir. 1831 de Mızıka-i Hümâyun’ a geçiş yapar. Batı kültürüne göre yetiştirilmiş Abdülmecid’ in olağanüstü sevgi ve sempatisini kazanmıştır…


Tanzimat Döneminde Müzik…
Osmanlı tahtında 31 sene oturan Sultan II. Mahmud 1 Temmuz 1839 günü ölünce, yerine oğlu Abdülmecîd 16 yaşında Padişah olur. Padişah olduğunda Avrupa teknik, ekonomik, sosyal ve askerî alanlarda oldukça gelişmiştir. 1789 Fransız ihtilâli’ nin üzerinden yarım asır geçer. Bu ihtilâlin en önemli sonucu İmparatorluklar içindeki etnik topluluklarda milliyetçilik hareketlerini ateşlemesidir. Bundan en fazla etkilenen Devlet Osmanlı İmparatorluğu’ dur.

Devamını oku...
 

Dîvan Şiirinde Mûsikî…



Şair Nabî(1642-1712), oğluna “dışarıda rast gelirsen dinle ama evinde musiki ile uğraşma” der… Nâbî devamla şöyle anlatır: “Musikî hikmete dair bir sanattır. Bilen bilmeyen herkese açıktır. Onda idrak edilmesi gereken çok sırlar vardır. Öyle sırlar ki, an gelir gönülleri parçalar. Musikinin makamlarının her birinin ayrı ayrı hasiyetleri vardır. Her birinde ayrı hikmetler vardır. Öyle hikmetler ki, can bahçelerini suvarır. Her makam bir hastalığa iyi gelir. Her ne kadar altı üstü hava ise de dünyanın da hava ile döndüğü unutulmamalı. Aslında söylenecek çok sır vardır ama avam için bunları açıklamak doğru değildir…”

Divan Şiirinde Musiki… Doç.Dr. Mahmut Kaplan(*)

Güzel sanatlar içinde hemen her insanın ilgisini çeken musiki, divan şairleri için de önemli bir yere sahiptir. Özellikle divanlarda musiki terimleri, beste ve çalgılar tevriye ve tenasüp yapmak amacıyla kullanılmıştır. Geçmişin dünyasında müziğin kapsadığı alan, bugünkünden dar değildir. Çünkü, “Osmanlı mûsikîsi; tezhibi, nakşı, (minyatürü), halısı, hattı ve ebrusuyla, Batılıların sublime art dedikleri ulvî bir güzellik olan Osmanlı sanatının -mimaride taş yerine- seste billurlaşmış şeklidir”.1

Devamını oku...
 

Tarih İçinde Geleneksel Türk Sanat Müziği ve Diğer Kültürlerle Etkileşimleri…


      Türkler, tarih boyunca çok geniş bir coğrafi alana yayılmış olup buralarda birtakım farklı müzik kültürleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Bu etkileşimler sonucunda Türk müzik kültürü pek çok koldan beslenmiş ve zengin bir yapıya kavuşmuştur. Böylesine zengin bir kültür mirasının izlerini Geleneksel Türk Sanat Müziği’nin gerek terminolojisinde gerek bu kültüre hizmet etmiş müzisyenlerinin etnik çeşitliliklerinde gerekse ses sisteminin temellerini oluşturan eski yazılı kaynakların diğer bazı kültürlerle bağlantısında somut olarak görmek mümkündür. Son ikiyüz yıldır Batı’dan gelen kültürel etkilerin izleri ise ses ve çalgı müziği repertuarındaki eserlerle icra alanında kendini göstermektedir.
Devamını oku...
 

GLİNKA’LARA YAKIŞIR!

GLİNKA'LARA YAKIŞIR!

...Bir medeni bünyeleşmenin, bir mânevi orkestrasyonun mahsulü olan kendi sesimize, kendi mûsikimize kulaklarımızı tıkamakla kalmayıp, beğenmediğimizin, beğenilecek şey olmadığını söylüyor, taşlıyor, dişliyor, yerden yere vuruyoruz. Malını kötüleyen satıcının müşterisi olduğunu kim görmüştür? Hatta o mal, rivayet edildiği gibi bozuk, çürük, sakat ve ıskarta olmasa da , en küçük şüphenin, alıcıyı kuşkulandırıp uzaklaştırdığı inkar olunur mu? Nedense, geçmişimizi kötülemek çilesine mahkûm edileli beri Tih sahrasına düşmüş yolcular gibi, bir dalâlet çemberinin fâsit dairesi içinde, dolap çevirip bostan sulayan mahlûklar misâli dönüp duruyoruz

Devamını oku...
 

Klasik Türk Müziği'nde Post Modern Gelenek: Amatör Korolar

(Antropolojik İncelemedir)

 Klasik müziğimizde yüzyıllardır var olan öğretim ve icra yöntemlerinin modern çağdan nasibini almasıyla nasıl değişikliklere uğradığını günümüzde farklı duygular içinde izlemekte ve yaşamaktayız. Pek çok kavram karmaşasının ortasında,

incelemeyi seçtiğim amatör koroları tanımlamaya çalışarak sunumuma başlıyorum.  

“Koro” teriminin en kısa ve özlü tanımlarından birini Suna Çevik’in yaptığı düşünülmekte. Bu tanıma göre korolar sayısal oluşum, ses türü, ses kapasitesi ve tını bakımından dengeli, önceden belirlenen bir modele uygun olarak tek ya da çok sesli müzik yapıtlarını seslendirme, yorumlama amacıyla oluşturulan, etkinlikleriyle toplumun kültür ve sanat yaşamına katkıda bulunan topluluklardır. Bu toplulukları sayısal oluşumlarına göre, müzik türlerine göre, kuruluş amaçları ve yaş gruplarına göre sınıflandırmak mümkün. Bu çalışmada ele aldığım koroları Türk Sanat Müziği, Geleneksel Türk Sanat Müziği, Klasik Türk Müziği gibi başka bir kavram karmaşasından cımbızla çektiğim Klasik Türk Müziği türünü icra etmek üzere, ağırlıklı olarak yetişkinlerden kurulu, esas mesleği müzik olmayan insanların bir araya geldiği topluluklar diye bir çerçeveye sokmak mümkün. Alan çalışmamı yürüttüğüm Ankara ilinde dernekler bünyesinde faaliyet gösteren, üniversite kulüplerinin çatısı altında çalışmaya devam eden, belli kurumların çalışanlarının oluşturduğu amatör koroların sayısı 300’ü bulmuş durumda. Bu korolarla ilgili yaptığım gözlemleri sizlerle paylaşmadan önce bu dudak uçuklatan sayıya ulaşılana kadar tarihte neler olduğundan kısaca söz etmek isterim.

Devamını oku...
 
  • «
  •  Başlangıç 
  •  Önceki 
  •  1 
  •  2 
  •  Sonraki 
  •  Son 
  • »


Sayfa 1 - 2
Reklam

Reklam
Reklam
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...

Bu boyuttaki reklamlar için lütfen iletişime geçiniz.




***

kapat