RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Paylaş

Itrî (Buhûrîzâde Mustafa Itrî Çelebi)


Klasik Türk Mûsikîsi'nin en büyük bestekârıdır. İstanbul'da Mevlânâkapı civarında doğdu. Asıl adı Mustafa'dır. "Itrî" ise şiirlerinde kullandığı mahlastır. Aile adı Buhû- i rîzâde'dir. Devrinin en mükemmel tahsîlini gördüğü, Arapça, Farsça, edebiyat, hat öğrendiği bilinir (iyi bir ta’lik hattatı olup, diğer bir Türk Mûsikîsi Bestekârı olan Hafız Post'un yazdığı 'mecmua"ya yaptığı ilâveler, Itrî'nin kendi el yazısına örnektir). Mevlevî olduğu, hattâ Hz. Mevlânâ'nın soyundan geldiği (çelebi iâkabından) anlaşılıyor. Edebiyat ve hat konusunda Siyâhî Ahmed Efen-di'den ders aldığını bildiğimiz Itrî'nin; mûsikî konusunda -kesin olmamakla birlikte- faydalandığı kişiler Koca Osman ve Derviş Ömer'dir. Itrî aynı zamanda şâirdir. Âşık tarzında şiirler de yazmıştır. Çağdaşı Sâlim'den; Itrî'nin, şiirlerini bir dîvân hâlinde düzenlediğini öğreniyoruz. Fakat bu dîvâna rastlanamamıştır, elimizde ancak dağınık şiirleri vardır. Itrî'nin meyveciliğe ve çiçekçiliğe meraklı olduğu, hattâ "Mustafabey Armudu" ismiyle bir çeşit armut yetiştirdiği de rivayetler arasındadır.

Itrî devrin büyüklerinden bilhassa Sultan IV. Mehmed (1648-1687) ve Kırım Hanı Meşhur Hacı Gazi Giray Han  (1671 -1678) + (1684-1691 ) + (1692-1 699)+(l 702 - 1704) tarafından himaye edildi. Bir saz çalıp çalmadığı belki ney üflediği kesin olarak bilinmeyen Itrî'nin üstad bir hanende olduğu fakat daha çok devrinin en büyük bestekârı sıfatıyla çok büyük ün yaptığı bilinir. Sultan IV. Mehmed'in Itrî'nin ölümünden 25 yıl önce tahttan çekildiğini hatırlarsak Itrî'nin bundan sonra da şöhretini devam ettirdiği, müreffeh bir hayat geçirdiği hayranı olan I.Selim Giray Han'ın himayesinde yaşadığı muhakkaktır. Itrî'nin Yenikapı Mevlevihanesi'ne devam ettiği meşhur Rast makamındaki Nât-ı Şerîf ile Segah makamındaki Mevlevî Ayîn-i Şerîf'i bu dergah için bestelediği, 1671'de vefat eden Şeyh Câmî Ahmed Dede'ye intisab ettiği anlaşılmaktadır.

Itrî'nin   70   yaşını   geçkin   vefat  ettiği   anlaşılıyor. Sâlim'in ifadesiyle "1123 hududunda" yani sonunda öldüğü anlaşılıyor ki 1712 Ocakına tekabül etse gerektir. Şeyhî; "Mevlevihane Yenikapısı haricine' gömüldüğünü yazıyor ki mezarının yeri bugün bilinmemektedir. Yalnız Kocamustafapaşa'da Itrî'ye ait olduğu düşünülen bir kabir vardır ki, yakın tarihte anısına bir dikilitaş konmuştur.

Genç çağdaşı ünlü bestekâr Şeyhülislam Es'ad Efendi   Itrî'nin   1000'den   fazla   beste, semî ve kâr bestelediğini yazıyor. Bu rakam asgari rakam olarak kabul edilmelidir. Eski güfte mecmualarının   incelenmesinden   Itrî'nin her vâdîde, câmî ve Mevlevi Musikisi'nden, söz ve saz musikisinden, basit türkü ve şarkılara kadar her türden eser verdiği anlaşılıyor. Türkü ve şarkılarından zamanımıza hiçbir örnek gelmemiştir. Kendi nât, gazel hatta hece vezniyle türküleri  yanında  arkadaşı  Nazîm'in, çağdaşlarının ve eski büyük   şairlerin   şiirlerini   bestelemiştir (1623'te ölen 'Itrî' mahlaslı bir şair daha vardır. Onun   için   bu   mahlasın   kullanıldığı  bütün şiirlerin bestekarımıza ait olmadığı muhakkaktır).

Musiki ilminde de üstün olduğu, çağdaşlarının ifadesinden anlaşılıyor. Bu hususta bütün kaynaklar birleşiyor ve onu Abdülkâdir Merâgî'den sonra yetişen en bilgin bestekar olarak takdim ediyorlar. Fakat Itrî'nin bu sahada bir şey yazıp yazmadığı bilinmiyor hiçbir kayıt yoktur. Çağdaşları ve kendisinden sonrakilerde mesela Bekir Ağa ve Enfî Hasan Ağa üzerinde tesiri açık ve büyük olan Itrî'nin şöhreti ölümsüz olmuş ve günümüze kadar gelmiştir.


Itrî'yi musikimizin en büyük bestekârı saymakta mahzur yoktur. Kendisinden öncekilerden ancak XV asrın ilk yarısında yetişen Abdülkâdir Merâgî belki onunla mukayese edilebilir. Kendisinden bir buçuk asır sonra gelen Dede Efendi'nin ise şöhreti çoksa da bu eserlerinin yarısınız zamanımıza gelebilmiş olmasındandır. Halbuki İtri’nin eserlerinin ancak yirmibeş otuzda biri günümüze gelebilmiştir.

Itrî'nin günümüze 42 eseri kalmıştır. Bunların 10'u dinî 4'ü saz eseri, 28'i de lâdinî söz eserleridir.

Dinî Eserleri:

Irak (veya Segah) makamında Kurban Bayramı Tekbiri
Seşâh makamında Salât-ı Ümmîye
Mâye makamında Cuma Salâtı
Dilkeş-Hâverân makamında Gece Salası
Segah makamında Mevlevî Ayîn-i Şerîfi
Rast makamında Nât-ı Şerîf
Rast makamında Tevşîh
Nühüft makamında durak
Nühüft makamında ilâhî
Nühüft makamında tevşîh

Lâdini

Neva Kâr
Arazbar makamında Kâr
Bayâtî makamında Peşrev
Rehâvî makamında Peşrev
Nühüft makamında Peşrev
Nühüft makamında Saz Semaîsi
Pençgâh makamında Beste
Pençgâh makamında II. Beste
Hisar makamında Beste
Hisar Makamında Aksak Semaî (I)
Hisar Makamında Aksak Semaî (II)
Mahûr makamında beste
Mahûr makamında Ağır Aksak Semaî
Rehâvî makamında Beste
Rehâvî makamında Ağır Semaî
Acem makamında Nakş Beste
Acem makamında Yürük Semaî
Buselik makamında Beste
Buselik makamında Yürük Semaî
Segah makamında Sengin Semaî
Segah makamında Yürük Semaî
Beyâtî makamında Beste
Bestenîgâr makamında Beste
Dügâh makamında Beste
Isfahan makamında Beste
Nikrîz makamında Beste
Râhatü'l-Ervâh makamında Beste
Irak makamında Beste
Nühüft makamında Aksak Semaî
Rast makamında Aksak Semaî
Acem Aşîrân makamında Yürük Semaî
Neva makamında Yürük Semaî


Saz eseri bestekârı olarak Itrî, elimizdeki 3 peşrev ve 1 saz Semaîsi ile bize kesin fikir vermez. Aynı şekilde, şarkı ve türkülerinden elimizde örnek olmadığnından, küçük formlu eserleri konusunda da sanatı bakımından bilgimiz yoktur. Itrî'yi dinî ve din dışı güfteli ve büyük formlu eserler bestekârı olarak incelemek ve sanat değerini anlamak gerekir. Bunun için de hiç de küçümsenmeyecek kadar musiki bilgisine ve kültürüne sahip olmaK gerekir. Itrî'yi tam olarak anlamak ve anlatmak günümüzde kolay kolay her musikişinasın harcı değildir.

Itrî'nin elimizdeki 42 eserinin hepsi birer üstün değerli eserdir. Fakat bazı eserlerindeki üstünlük fevkalade çarpıcıdır. Bu eserleri şöyle sıralamak mümkündür: Bütün dinî eserleri; bilhassa Segah Ayîn, Rast Nât, Irak Tekbîr, Mâye Salât, Segah Salât-ı Ümmîye, Dilkeş-Hâverân Sala, Nühüft Tevşîh, din dışı eserlerden başta Neva Kâr olmak üzere Segah Yürük Semaî, Hisar Beste, Bestenigâr Beste, Buselik Beste, Hisar Ağır Semâî(l). Hisar Ağır ve Segah Yürük Semaî, harikulade tavsif edilemeyecek derecede şahsi üslup sahibi, metin ve güzel eserlerdir. Neva kâr ise büyük formda yazılmış güfteli din dışı eserlerimizin en üstünü olarak vasıflandırılabilir. Musiki yapısı ve güzelliği hakkında tahliller ve etüdler yapılagelmiş ve yapılan, yapılacak olan, büyük çapta klasik üslup içinde erişilmesi mümkün olmayan ve belki üstelik mümkün olmamış bir şaheserdir.

Itrî'nin dinî eserleri üzerinde daha fazla durmak gerekmektedir. Bunların başında Bayram Tekbîri gelir. Türkiye dışına İslam toplumlarında da okunmakta olan bu eser tek cümleden oluştuğu halde Türk musikisini en büyük şaheseri sayılır. Bir tek cümlede (Allâhü Ekber, Allâhü Ekber, Lâ ilahe illallah) bir büyük dinin azameti, haşmeti ve iradesi, beşeri kudretin sınırları içinde hiçbir sanatkâr tarafından daha iyi ifade edilemez ve edilememiştir de. İslam dünyasında bayram sabahları camilerde okunan bu muhteşem eser Itrî'nin Türk musikisinin ve dünya sanatının erişilmez şah eseridir. Sultan II. Abdülmecid Tekbîri çok sesli olarak kaleme almıştır.

Cuma ve gece salâtları, muhteşem Nühüft Tevşih, muazzam Segah Ayîn, Itrî'nin şahsında Türk musikisinin klasik ekolün çerçevesinde verdiği şaheserlerdir. Rast Nât, ölümsüz eserlerden biri olmuş her Mevlevi Ayîni mukabelesinin başında Ayînden önce üç asırdan beri okunagelmiştir.

İşte... 'Üstad' vasfına en layık ustamızı kelimelerle anlamaya çalıştık henüz çıraklık payesine dahi erişememiş bi¬ri olarak elbette ki muvaffak olamadık olamayız da. Önemli olan bilmek, hatırlamak, kültürümüzün azametinin farkında olmak her ne kadar çalışsak az!...

Itrî'yi duymak mümkün günümüz üstad hanende ve sazendelerinin kayıtları mevcuttur.
Başka nice deryalara birlikte dalmak dileğiyle…

Kaynakça: Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi
Kültür Bakanlığı Yayınları, Yılmaz ÖZTUNA, I. Cilt



Ayşe ERDAL

RestoraTÜRK gibi bir kültür sitesinde; gerek Türk ve gerek Batı Mûsikîleri Bestekârlarını, âcizane çabalarımla tanıtmaya çalışacağım için heyecanlı ve mutluyum. Dilerim ki her bir bestekârı lâyıkınca tanıtabileyim. Sizlerin de desteğinizle sitemizdeki köşemizin daha merakla ve zevkle okunacağına emînim.
Bu ilk yazımızda; Türk Mûsikîsi'nin duayeni, en bilgini ve en büyük bestekârı olan Itrî'yi tanımaya çalışacağız.
 

Reklam
Mimarların Buluştuğu Adres
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...

Bu boyuttaki reklamlar için lütfen iletişime geçiniz.




***

kapat