DE STİJL

Birinci Dünya Savaşı sırasında Hollanda’da kimi ressam, yonut (heykel) sanatçısı ve mimar bir araya gelerek bir topluluk kurdular. Topluluğun adı De Stijl idi. Türkçe karşılığı üslup’tur (ya da tarzdır) bu sözcüğün. Ama biraz iddialı bir üslup, iddialı bir tarzdır kastedilen. Dolayısıyla, Latin kökenli dillerden aktarılmış stil (İngilizce’de style yazılır stayl okunur; Fransızca da style yazılır ama stil okunur.) kullanılır zaman zaman. Örneğin, bu onun stili denir. Bilinen üsluptan, bilinen tarzlardan ayrımlı davranış, giyim, vb. sergileyen birinden söz edildiği anlaşılır hemen. Bir zamanlar alışılmışın dışında giyinip davrananlara bobstil denmiştir bu ülkede, örneğin. Bobstayl yerine bobstil denmiş olması ise, o dönemlerde Amerikan değil Fransız etkisinin ağır bastığını anlatır.
Hollandalı sanat adamları da iddialı idiler. De Stijl topluluğu, Impressionism/İzlenimciliki de içine alan bütün barok üsluplara karşı çıkıyor ve hesaplı-kitaplı bir bir basitlik eldelemek yolunda tüm öğeleri, dik açılarla kesişen doğru çizgilerle sınırlanmış düz yüzeylere indirgeyerek düzenlemeler kurguluyordu. Siyah, beyaz ve gri ile üç ana/birincil rengi, kırmızı, sarı ve maviyi kullanıyorlardı yalnızca. Ve bu tutumlarını yalnızca resimde değil, mimarlık yapıları, iç mekan tasarımı, mobilya ve her tür form tasarımına uyguluyorlardı. Yani, yepyeni bir tasarım anlayışı getirmek - yerleştirmek çabasındaydılar. (Belirtelim hemen; Çabaları boşa gitmedi.)
Topluluğun kuramcısı, asıl adı Pieter Cornelis Mondrian olup kısaca Piet Mondrian (1872-1944) diye anılan 20. yüzyılın parlak sanat adamlarından biriydi. Öteki önde gelen kurucuları arasında, asıl adı Christian Emil Marie Küpper olan ressam Theo von Doesburg (1883-1931) ve mimar Jocobus Johannes Pieter Oud (1890-1963) vardı.
Modrian, hemen hemen her sanat akımını enine boyuna çalıştıktan sonra, bir Haçı oluşturan öğelerin karşıtlığından eldelenen dengenin sağladığı tinsel (ruhsal) doyumun sanatta da eldelenebileceğini düşünmüş ve bu düşünceden çıkışla şu yargıya varmıştı:
1. Plastik sanatlarda gerçek yalnızca biçim ve rengin dinamik devrimlerinin dengesi ile belirtilebilirdi.
2. Bu (denge) en iyi biçimde katıksız araçlar kullanılarak eldelenebilirdi.
Mondrian,1921’de yaptığı Kırmızı, Sarı ve Mavi ile Düzenleme/Composition with Red, Yellow and Blue adını verdiği resimle kuramını uygulamaya aktarmış oldu. Bu sayfalarda yer alan düzenlemesi, siyah kalın çizgilerin sınırladığı birbirine benzemeyen dikdörtgenler ve bir kareden oluşmaktadır. Üç ana / birincil renk ile ayrı tonlarda beyaz kullanılmıştır. Son kertede durağan (statik) bir düzenleme izlenimini vermesi gerekirken, tam tersine, Mondrian’ın da öne sürdüğü/savunduğu ve de gerçekleştirmeyi ereklediği gibi, oldukça devingen (dinamik) bir görsel anlatım olarak algılanmaktadır. Katıksız biçimler ile katıksız (ana/birincil) renklerin oluşturduğu dengenin dinamizmi bütün görüntüye egemendir.
Devamını oku...





Hayallerin gerçek hayata aktarılması diyor yakın bir dost. Bir diğeri biraz düşünceli bir şekilde evet çok severim diyor tasarlamayı. Bundan güzel uğraşımı var? İnsanların hayatlarına, yaşayışlarına müdahale edebildiğin başka bir meslek biliyor musun diyor? Bundan güzel bir şey olabilir mi sence? Sadece evlerine ofislerini tasarlıyorum diyip de anlatılacak şey mi ki. Ne haddimize efendim .”Ağabey restore etmekten beter bir zevk veriyor bu meslek insana” diyor bir diğeri. Düşünsene yatacağı, kaidesini koyacağı yere kadar sen tasarlıyorsun, sen ne istersen onu yapıyor zavallı, aynı kukla gibiler. Bazı ironi durumlarda yok değil hani, oturduğun yerden 15 cm’lik bir vidanın her an arkana batmasıyla, güzel bir tekerlemenin çıkması çok olası bir durum, tabi vebali senin boynuna.